16 Eylül 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi


Heyecan kaldığı yerden devam ediyor.Ben de bu ligin heyecanını ,sizlere elimden geldiği kadar yorumlamaya çalışacağım.İlk hafta oynanan karşılaşmalarda çok büyük süpriz çıkmazken ,en göze batan takım şüphesiz Arsenal oldu.Sahasında oynadığı ve benim de canlı olarak takip etme şansını yakaladığım maçta portekiz temsilcisi Braga 'yla karşılaşan kırmızı beyazlılar karşılaşmadan 6-0 galip ayrılırken attığı birbirinden güzel gollerle ilk haftaya damgasını vuran takım oldu bence.Bununla beraber ilk haftanın da öne çıkan oyuncusunu da Arsenal 'den seçmemek olmaz.Cesc Fabregas.Attığı 2 gol ve yaptığı 2 asistle geceye damgasını vuran yıldız oyuncu Barcelona 'nın kendisini neden ısrarla transfer etmek istediğini bir bakıma cevaplamış oldu.

Diğer karşılaşmalara gelecek olursak ; ispanyol ekiplerinin başarılı maçlar çıkardığını söyleyebilirim.Real Madrid sahasında karşılaştığı Ajax 'ı 2-0 la geçerken ,Barcelona 1-0 geriye düştüğü maçta Panathinaikos'u 5-1 gibi net bir skorla geçmeyi başardı.Valencia ise hepimizi yakından ilgilendiren maçta ,temsilcimiz Bursapor 'u 4-0 geçerken zorlanmadı.Gecenin süprizine ise Marsilya 'yı tek golle geçen S.Moskova imza attı.

Şampiyonlar Ligi 'nde ilk hafta geride kalırken ,en büyük üzüntüm dört büyük takımımızı da bu kulvarda izleyememek oldu.Umarım seneye 2 takımla katılır , salı ve çarşamba günleri iki ayrı heyecanı birlikte yaşarız.

Devler Ligi 'nde İlk Haftanın Toplu Sonuçları :

A Grubu : Twente 2-2 Inter                                                                               
               :W.Bremen 2-2 Tottenham

B Grubu :Benfica 2-0 Hapoel                             
               :Lyon 1-0 Schalke                                                      

C Grubu :Bursapor 0-4 Valencia                        
               :Man.Uni 0-0 Rangers    
                                   
D Grubu:Barcelona 5-1 Panathinaikos             
              :Kopenhag 1-0 Rubin Kazan       

E Grubu:Bayern 2-0 Roma
              :Cluj 2-1 Basel

F Grubu:Marsilya 0-1 S.Moskova
              :Zilina 1-4 Chelsea

G Grubu:Real Madrid 2-0 Ajax
              : Milan 2-0 Auxerre

H Grubu:Arsenal 6-0 Braga
              :S.Donetsk 1-0 Partizan
                     

Derbiye Doğru


Ligin ilk derbisine günler kala maç heyecanı sarmaya başladı herkesi. Sosyal paylaşım sitelerinde , arkadaş muhabbetlerinde , hatta bindiğim takside bile haftasonu oynanacak maç konuşuluyor. Bizim ülkemizde konu futbol olduğu zaman herkesin söyleyecek birşeyi vardır. Facebook'ta , Twitter'da herkes maçla ilgili videolar paylaşıp , yorumlar yazıyorlar. Derbilerden önce yapılan tatlı laf dalaşları , girilen iddaalar daha da bir zevkli hale getiriyor ortamı.

 Takımlara gelince , iki tarafı da ayrı ayrı ele almak daha faydalı olur ;

Fenerbahçe Cephesi:

Fenerbahçe bu sene yeni bir sistem oturtmaya çalışıyor. Sahaya diziliş şu ana kadar geçen senelere benzese de Aykut Kocaman yavaş yavaş aklındaki sistemi takıma empoze etmeye çalışıyor. Yapılan transferler ve antremanlardaki çalışmalar da bu değişimin en büyük işareti. Fenerbahçe'de Alex gibi bir isim var ki , oynatsan da eleştiriliyorsun , oynatmasan da. İstatistikleri alt üst etmiş ama Aykut hocanın sisteminde ne gibi bir yeri var , orası hala belli değil. Haftasonu ilk onbirde oynayacaktır kesinlikle. Fenerbahçe cephesindeki bir diğer gelişmede Kazım yönünde. Yapılan antremanlarda ilk onbirle beraber forma giymesi ve Aykut Kocaman'ın yaptığı açıklama , onun tekrar kadrodaki yerini ( en azından ilk 18 ) alacağı şeklinde de yorumlanabilir. Kazım'ın bu durumu en iyi şekilde değerlendirip daha disiplinli olacağını düşünüyorum çünkü bu son şansı olacaktır. Avrupa kupalarından elenilmesi ve lige beklenen başlangıcın yapılamaması taraftarı her ne kadar üzse de , stat dolacaktır. Ayrıca taraftar desteğiyle beraber takımın derbilerdeki üstünlüğü de ele alınca rüzgar Fenerbahçe'nin arkasında olacaktır.

Beşiktaş Cephesi:

Camiada bu sene daha önce hiç uygulanmamış bir transfer politikası uygulandı. Taraftarı heyecanlandıracak yıldız isimleri kadroya katılırken , bu isimlerin yanında gerekli bölgelere de takviye yapıldı. Schuster'in teknik patron olmasıysa takım için en büyük şans bana göre. Takımı daha ofansif oynatıp rakipler üstünde baskı kurarak  başarılı bir grafik çizdi . Ancak Beşiktaş şu ana kadar kendi seviyesinde bir takımla karşılaşmadı. Takımın böyle maçların altından kalkıp kalkamadığını derbiden sonra değerlendirmek daha doğru olur. Şu an ki durum itibariyle Beşiktaş daha moralli ve takım olarak daha iyi oynuyorlar. Lige iyi başlamalarının yanı sıra ezeli rakiplerinin boy gösteremediği Avrupa sahnesinde ülkemizi temsil ediyorlar. Takımın genel durumuna gelince ; forvetler son iki haftadır büyük bir çıkış gösterdi , orta sahada mücadeleci ve hızlı oyun da takımın bir diğer artısı. Ancak defans hala tam oturmuş değil.

Maç Yorumu:

Sonuç olarak herkesin de söylediği gibi derbilerin favorisi olmuyor. Beşiktaş lige daha iyi başladı ve birçok kişi tarafında favori olarak görülüyor. Ancak Fenerbahçe'de en kötü olduğu dönemlerdeki derbilerde bile kimlik değiştiriyor adeta. Aziz Yıldırım'ın Aykut hocaya güvenimiz tam sözüne rağmen , maç kaybedilirse taraftarlarda homurdanmaların başlayacağını düşünüyorum. Beşiktaş'ın avantajı ise lige ve Avrupa kupalarına iyi başlanmasından dolayı , maçın skoru ne olursa olsun camiada sendelemelerin yaşanmayacak olması.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Bursaspor 0-4 Valencia

 

Dün büyük bir hevesle bekledim Bursaspor maçını. Arkadaşlarla toplanıp keyifli bir akşam geçirmek en büyük beklentimdi. Maç öncesi klasik futbol muhabbeti ; herkes çok bilir ya futbolu. Yaptığımız skor tahminlerinde ne yalan söyleyeyim kimse böyle bir skor beklemiyordu.


Bir kez daha gördüm ki , Avrupa arenasında oynamak , ligimizde oynamaya hiç mi hiç benzemiyor. Bursaspor , taraftarlarının maç boyu verdiği büyük desteğe rağmen , bir türlü istediği ritmi tutturamadı. Herkes o kadar heyecanlıydı ki , topu ayaklarından en çabuk şekilde ayağından çıkarmaya çalışıyordu. Hal böyle olunca , Valencia gibi Avrupa tecrübesi olan bir takım, her ne kadar yıldızlarını satmış olsa da , orta sahada üstünlüğünü kabul ettirdi. Nunez , Insua ve Ozan İpek'in ileri uçta topu tutamaması da , rakibin ekmeğine yağ sürdü. Hızlı ve organize ataklara bir de usta ayaklar eklenince sonuç kaçınılmaz oldu. Valencia bu abi , sonuçta İspanyol takımı. Dün gözüme ilk çarpan isim Tino Costa oldu. Attığı gol ,  kullandığı duran toplarla Bursaspor'u yıkan isim oldu. Tabi tecrübesizlikten sonra...

Sonuçta paniğe gerek yok , hiçbir şey bitmiş değil. Dünkü Man Utd.-Glasgow Rangers maçını izledikten sonra , bu grupta her an herşeyin mümkün olabileceğini gördüm. Daha dikkatli , daha sakin ve gününde olan bir Bursaspor gruptaki her takımdan puan alabilecek kapasitede.   

14 Eylül 2010 Salı

Yayın Akışı


14 EYLÜL SALI

21:45 Bursaspor - Valencia ( STAR TV )
21:45 Werder Bremen - Tottenham ( FUTBOL SMART )
21:45 Man UTD - Glasgow Rangers ( HD TV SMART )
21:45 Barcelona - Panathinaikos ( EURO FUTBOL )

15 EYLÜL ÇARŞAMBA

21:45 Real Madrid - Ajax ( HD TV SMART )
21:45 Arsenal - Braga ( FUTBOL SMART )
21:45 Bayern Munich - Roma ( EURO FUTBOL )

16 EYLÜL PERŞEMBE

20:00 Salzburg - Man. City ( EURO FUTBOL )
20:00 Aris - Atletico Madrid ( FUTBOL SMART )
22:05 Beşiktaş - CSKA Sofya ( STAR TV )
22:05 Porto - Rapid Wien ( EURO FUTBOL )
22:05 Sevilla - PSG ( FUTBOL SMART )
22:05 Liverpool - Steau Bukreş ( HD TV SMART )

Sürmeneli Yattara



Trabzonspor
taraftarıyla arasında müthiş bir bağ var Ginelinin. Gerek futbol stili gerek halkla iç içe olması ve her fırsatta dile getirdiği Trabzon aşkıyla taraftarların sevgilisi haline geldi. Kaptanlığa getirildikten sonra bocalasa da , bu yükü kaldıramaz diyenlere en büyük cevabı oynadığı futbolla veriyor. Geçen sene sakatlığından dolayı formasından uzak kalan Yattara , kendisini taraftara borçlu hissettiğini her fırsatta dile getirirken , Trabzonspor formasıyla şampiyonluk yaşamanın en büyük hayali olduğunu belirtiyor.Sezona mükemmel başlayan , attığı ve attırdığı gollerle adından söz ettiren Gineli yıldız bu seneye damga vuracağa benziyor.Trabzon ile özdeşleşmek için kendisini Sürmeneli ilan eden Yattara , memleketinin bile Sürmene olduğunu iddia ederek o bölgeye olan sevgisini her fırsatta dile getiriyor.Kol bastı da rakip tanımayan Gineli yıldız ,Türk vatandışlığına geçmesi halinde soyadını ' Üçüncü ' yapacağını söyleyerek herkesi şaşırtmaya devam ediyor.Bakalım Sürmeneli , bu sezon başladığı gibi bitirebilecek mi ...

Gökhan Yavuz - Raşit Ek


Galatasaray'ın Seyrantepe projesinde yer alan binlerce işçiden sadece ikisiydi onlar. Gökhan Yavuz 30 , Raşit Ek ise sadece 20 yaşındaydı. Geçtiğimiz hafta herkes bayramı kutlarken , onlar Galatasaray için çalışıyordu. Kanalizasyon kazısı sırasında ölüm onları yakaladı. Bir bayram günü Galatasaray için , Galatasaray'ın stadı için öldüler. Şimdi Galatasaray gibi büyük bir camia için vefalı olma sırası. Onlar stadın tamamlanmış halini göremeyecekler ama bu iki arkadaşımızın adları bir şekilde yaşatılmalı Seyrantepe'de.Renklerimizi bir an için unutup , herkesi sağduyulu olmaya davet ediyorum...

Kanat Atkaya'nın yazısından alıntıdır;

Gökhan Yavuz 30 yaşındaydı, Raşit Ek ise 20. Bayram günü öldüler. G.Saray’ın stadı için öldüler. G.Saray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
GÖKHAN Yavuz 30 yaşındaydı. Raşit Ek 20 yaşındaydı.Bir bayram günü, akşam üzeri, Galatasaray’ın Seyrantepe’deki yeni stadı için kanalizasyon kazısı yaparken öldüler. Bayram günü öldüler. Galatasaray’ın stadı için öldüler.
Gökhan ve Raşit, Galatasaray nice bayramlar yaşasın diye, bir bayram günü öldüler. Galatasaray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
Haber ulaştığında içim daraldı, ruhum karardı.
Zayiat olmasınlar
Twitter’a not düştüm “Adları keşke yeni stadın iki kapısına verilse. Gücümüz yeter mi, deneyelim mi?”Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Karşıyakalısı... Takım tutanı tutmayanı “Deneyelim, yanındayız” dedi... Deniz Ülke Arıboğan, Ali Atıf Bir, Bülent Timurlenk, Bener Onar gibi eli medyada kalem tutanı, spor seveni ve sevmeyeni “Yürü” dediler. Gökhan Yavuz ve Raşit Ek bir bayram günü, kanalizasyon kazısı yaparken Galatasaray’ın yeni stadı için öldüler. Büyük inşaatlar için normal kabul edilen zayiat olarak, bir küçük haber haber olarak düşmesinler tarih toprağına.
İsimleri iki kapıya verilsin.
Mutlulukla analım
Mutlulukta, kederde analım iki kardeşimizi. Zor mudur?
Yetki mi gerekir?
İkna mı gerekir?
Kampanya mı gerekir?
Öldü arkadaşlar bir kanalizasyon kazısında; vicdan gerekir. Haydi Galatasaray, yaşat adlarını, üzme bizi...
Raşit 20 yaşındaydı, Gökhan 30...
Bir bayram günü öldüler.
Daha lafa gerek var mı? / KANAT ATKAYA

13 Eylül 2010 Pazartesi

Bursaspor - Valencia


İnsan Değil


Dün gece büyük bir geceydi bizim için. Belki şampiyon olamadık ama gönlümüzde şampiyon ilan ettik Millilerimizi. Taraftar maçtan sonra takımımızı ayakta alkışlayıp , şampiyon sesleriyle uğurladı salondan.

Rakibi ele alınca ; genç kadrolarıyla iyi savaştılar , bizden daha iyiydiler ve kazandılar. MVP dünkü maçta da 28 sayı kaydeden Kevin Durant oldu herkesin beklediği gibi. Kol uzunluğunun toplamı , boyundan daha uzun adamın. Nerden atsa sokucakmış gibiydi dün de. Nerdeyse öyle de oldu zaten. Bir türlü önlem alamadık ve bol bol ceza kesti. NBA'de de bu sezonun sayı kralıydı , burda da aynı şekilde devam etti. Maçı seyrederken insan değil dedim içimden açıkcası. Daha 22 yaşında , önünde yapacak çok şey , kırılacak çok rekor var. Futbol dünyasında bazı yardım maçları yapılır , yıldız isimler takımı toplar ; aynen ona benzer bir tablo vardı. Zidane ve arkadaşları , Ronaldo ve arkadaşları gibi. Bu takıma da Durant ve arkadaşları demek yanlış olmaz. Tekrar söylüyorum ama bu sefer açıkca : İNSAN DEĞİL..

Leo Franco


Geçen sezon Galatasaray taraftarına saç baş yoldurmuştu , bu sene de aynısını Zaragoza taraftarına yaşatacak gibi gözüküyor. Geride kalan sezonda birçok hatalı gol yiyip , üstüne üstlük Fenerbahçe maçında rakibe galibiyeti hediye edince , Galatasaray defteri kapanmıştı Franco'nun. Sene sonunda satılacağı belliydi ve Zaragoza'yla anlaştı. La Liga'da daha ikinci haftada Malaga karşısında büyük bir iş başardı ve kalesinde ilk yarı içinde 5 gol gördü. Hatta Malaga'nın 5.golü 35.dakikada geldi. Galatasaray taraftarından sonra yeni takımı Zaragoza'nın taraftarları da bol bol kulağını çınlatmıştır herhalde. Gol dakikaları sırasıyla şöyle ;

2' Escribano - 7' Juanmi - 28' Escribano - 29' Juanmi - 35' Abeyie

12 Eylül 2010 Pazar

Rüya Değil Gerçek ' TÜRKLER UÇUYOR '

12 Dev Adam tarih yazmaya devam ediyor.Yarı final maçında Sırbistan 'la karşılaşan millilerimiz ,Kerem Tunçeri 'nin son saniye basketiyle salondan 83-82 galip ayrıldı.Hayallerin gerçek olduğu turnuva boyunca oynadığı 8 karşılaşmadan da zaferle ayrılan 12 Dev Adam ,finalde kendisi gibi mağlubiyet yüzü görmeyen ABD ile karşılaşacak.

İNANÇ

Zafere giden yolda şüphesiz en büyük etken inanmışlıktı.Maç boyunca üstünlüğü bir an olsun bırakmyan Sırbistan karşısında adım adım zafere ulaşarak sabır ve azmi herkese gösterdik.Salonda ,takımımıza destek vermek için bulunan 16000 taraftar bir an olsun susmadı.Sürekli takımımızı ateşlemeye çalıştı.Çünkü taraftar da biliyordu ,bir kıvılcımla nelerin olabileceğini...Eminim aynısı karşılaşmayı ekran başından takip edenler için de geçerlidir.Onlar televizyon başında en az salondaki taraftarlar kadar destek verdiler.Dışardaki  bu sessiz çığlığı da 12 Dev Adam oyuncuları da içlerinde bir yerlerde hissetmişlerdir.Artık tek engel kaldı.Belki de en büyüğü.Korkmuyoruz ! İnandık bir kere...

11 Eylül 2010 Cumartesi

Naklen Yayınlar


11 EYLÜL CUMARTESİ

14:45 Everton - Man. UTD ( SPORMAX )
16:30 Borussia Dortmund - Wolfsburg ( TRT 3 )
17:00 Arsenal - Bolton ( SPORMAX )
17:00 West Ham - Chelsea ( SPORMAX )
19:00 Kayserispor - Fenerbahçe ( LİG TV )
19:00 Denizlispor - Ç.Rize ( TRT 1 )
19:00 Konyaspor - Bucaspor ( DIGI )
19:00 Barcelona - Hercules ( NTV )
19:45 Ajax - Willem ( BEYAZ TV )
21:00 Real Madrid - Osasuna ( NTV SPOR )
21:30 Beşiktaş - Ankaragücü ( LİG TV )
21:30 Manisaspor - Antalyaspor ( DIGI )
22:00 Lens - Lille ( KANAL A )

12 EYLÜL PAZAR

13:30 NAC Breda - Feyenord ( BEYAZ TV )
13:30 Brescia - Palermo ( FOX )
14:00 Lokomotiv Moskova - CSKA Moskova ( SPORMAX )
18:00 Birmingham - Liverpool ( SPORMAX )
22:00 Botafogo - Sao Paulo ( SPORMAX )
22:00 Marsilya - Monca ( KANAL A )

13 EYLÜL PAZARTESİ

19:00 Trabzonspor - Sivassspor ( LİG TV )
19:00 Kasımpaşa - Karabükspor ( DIGI )
21:30 Gençlerbirliği - İBB ( DIGI )
21:30 Galatasaray - Gaziantepspor ( LİG TV )
22:00 Stoke City - Aston Villa ( SPORMAX )

9 Eylül 2010 Perşembe

Herkesin Bayramı Kutlu Olsun

Sıra Sende Sırbistan


12 Dev Adam
yoluna dolu dizgin devam ediyor.Dünde Slovenya karşısında mükemmel bir mücadele gösteren 12 Dev Adam ,izleyenleri adeta mest etti.Önce futbolda sonra basketbol da ülkemizi sevince boğan milli takımlarımız ,erken bayram yaşattı bizlere.Dün bir kez daha gördüm ki isteyip de yenemeyeceğimiz takım yok. İnandığımız zaman neleri başarabileceğimizi ,taraftarlarımızla bütünleşerek gerçekten nasıl ' Dev ' olunabileceğini bütün dünyaya gösterdik dün gece.20 sayı farkla önde götürdüğümüz dakikalarda bile her topa basan ,mücadeleyi bırakmayan ,inanmış bir milli takım vardı dün gece.Benchten gelen oyuncularımızın yaptığı büyük katkı ,turnuva boyunca 10 dakika bile oynamamasına rağmen her baskette hop oturup hop kalkan ,arkadaşlarının heyecanını an ve an yaşayan Barış Ermiş 'le bir takımın nasıl olması gerektiğini gösterdik herkese.Tabi bunun en büyük etkeni Tanjevic.Hastalığını kenara itip gece gündüz çalışan kurt hoca adeta 13.adam görevini üstlendi.Bu adama büyük saygı duymak gerekir.Hadi 12 DEV ADAM ,nice zaferlerini bekliyoruz.Önce Sırbistan ,ardından benim tahminim turnuvanın favorisi ABD. Sevindirin bizleri.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Leekens: ' Şans Türkiye'nin Yanındaydı '


Maçtan sonra Belçika teknik direktörü bu yorumu yaptı. Hakemleri felaket olarak nitelendiren Leekens , Kompany' nin kırmızı kartla oyun dışında kalmasından sonra maçın döndüğünü ve Türkiye'nin şanslı bir 3 puan aldığını belirtti.

Bence de şanslıyız , ama bu maçı 3-2 kazandığımız için değil. Böyle hataları şimdiden görüp önlem alma fırsatımız olduğu için şanslıyız. Bu hatalara rağmen 2 maçta 6 puan topladığımız için şanslıyız. Bu durumdayken , Almanya ile karşılaşmadığımız için şanslıyız. Son olarak dünkü gibi takımı ateşleyen taraftarlarımız olduğu için şanslıyız.


Dünkü maça dönersek , Hiddink gerektiğinden daha temkinli davranmış. Tuncay tek forvet olunca Van Buyten ve Vermaalen arasında kayboldu. Arda ve Emre ilk yarıda takımın hamallık görevini üstlendi. Yediğimiz gollere gelince , ikisi de birbirinden saçma ve amatörce. İlk golde , çokca kişinin ligimizin en güçlü defans oyuncusu olarak nitelendirdiği Servet'in Van Buyten'e karşı ne kadar çaresiz kaldığını izledik. İkinci gol ise tamamen tecrübesizliğin cezası.  Onur'un bir an önce yan toplardaki zaafını gidermesi şart , yoksa daha çok can yakar. İkinci yarının başında Semih'in oyuna girmesi ve Hamit'le bulduğumuz erken gol maçı çevirme yolunda takımımızın inancını arttırdı. Şükretmek lazım ; oynanan 2 maç , yapılan onca hataya rağmen elde var 6 puan.

7 Eylül 2010 Salı

Hesap Zamanı

Türkiye ile Belçika bugün 10.kez kozlarını paylaşmaya hazırlanıyor.İki ekip arasında daha önce oynanan 10 karşılaşmada Belçika 3 ,Türkiye 2 galibiyet alırken 4 karşılaşma beraberlikle sonuçlandı.Saat 21.00 de Şükrü Saraçoğlu stadında başlayacak karşılaşmanın Türkiye açısından bir başka önemi ise sahamızda daha önce hiç yenemediğimiz Belçika karşısında zafere uzanmak.Sahamızda nice dünya devlerini devirirken ,Belçika gibi bir ülke karşısında bu kadar zorlanmamız açıkcası hayret verici.Belçika teknik direktörü Leekens 'in iddalı açıklamaları da galiba bu geçmişe  dayanıyor.2010 Dünya Kupası Elemeleri 'nde oynadığımız iki karşılaşmada da yenemediğimiz Belçika bir nevi bizi kupanın dışına etti. İki de iki yapmak isteyen A Milli futbol takımımız ,sahasında oynayacağı bu maçtan galibiyetle ayrılmak istiyorsa Belçika 'nın hızlı ofans oyuncularını durdurmak zorunda.Hazard ve Kompany gibi tehlikeli ayaklara önlem alırsak bu karşılaşmadan zaferle ayrılmamamız için hiç bir engel yok.Taraftarlarımızın da tribünleri tıklım tıklım dolduracağını varsayarsak bu geceki maçtan galibiyetle ayrılmamız gerektiğini düşünüyorum.Aksi bir sonuç olursa taraftarlar tepki göstermek yerine takımımızı bağrına basmalı çünkü bu uzun bi maraton daha şimdiden moral bozmaya gerek yok.75 milyon her zaman arkanda Türkiye.Liverpool taraftarlarının dediği gibi You'll Never Walk Alone...

Adada Aşk Başkadır !



İngiltere , Dünya Kupası'ndan önce büyük bir skandalla gündeme gelmişti hatırlayacağınız gibi. Chelsea' nin başarılı savunma oyuncusu John Terry eşini , eski takım arkadaşı Wayne Bridge'in sevgilisiyle aldatmış ve bu olay çokca büyümüştü sonrasında. İlk önce Chelsea-Manchester City  mücadelesinde Wayne Bridge , John Terry' nin elini havada bırakarak tepkisini ortaya koymuş , sonrasında da milli takımdan affını istemişti.


Geçen günlerde İngiliz medyası bir skandal daha ortaya attı. Manchester United ve İngiltere milli takımının başarılı oyuncusu Wayne Rooney başroldeydi bu sefer. İddaaya göre eşinin hamile olduğu sürede çok kez hayat kadınlarıyla birlikte olmuş. Öyle ki , gazete hayat kadının ifadelerine kadar sayfasını doldurup ,  olayı iyice çirkinleştirmiş. İngiliz medyası da öyle bir medya ki , adamı rezil de eder vezir de lafı cuk oturuyor. Rooney'i rezil etmeye kararlılar şimdilik. En son haberlere göre Rooney , karısının onu terketmesinden çok korkuyormuş ve de çevresine ' ben mahvoldum karım beni terkedecek ' gibi açıklamalar yapıyormuş. Milli takım kampına gitti o kadar , bari  Terry' den işin zorluklarını ve nelere göğüs germesi gerekeceğini öğrenseymiş ; belki bu kadar bunalıma girmezdi o zaman.

6 Eylül 2010 Pazartesi

Abi Nasihatı


Ryan Giggs Manchester United taraftarları için , futbol kariyeri devam ederken efsane olmuş bir isimdir. Sir Alex Ferguson Galli oyuncunun evine gidip ailesini ikna edince , 1987 yılında Manchester City altyapısından transfer edildi. 23 yıldır kırmızı şeytanlar için aralıksız top koşturdu ve deneyim denince akla gelen ilk isimlerden biri haline geldi. Geçen gün bir açıklamasını okudum Ryan Giggs'in.

Futbol piyasasındaki genç oyuncuları parayı düşünmekten futbola yeteri kadar odaklanamamakla eleştiren Giggs ,  adeta abi nasihatı verdi. Röportaj sırasında eski günlerine dönen yıldız oyuncu , zamanında ben de çırak kadar para kazanıyordum ama kendimi geliştirdim ve buralara kadar geldim diyerek gençlere yol gösterdi. Emektar futbolcu , bazı gençlerin , dediklerini uygulayacak kapasitede olduğunu ancak tecrübesiz olanların bunu başarmasının zor olduğunu da ekledi.

Çok da doğru söylüyor bence. Son yıllarda kendi ligimizi göz önüne alırsak , gelecek vaat eden genç sayısı bir elin parmak sayısını geçmez. Saymaya başladıysanız şu soruyu da sorun kendinize. Kaç tanesi performansını daha da yukarılara çekti ? Belli bir noktaya gelince , istediği rakamları alınca doyuyor bizim topçumuz. Alttan yetişenler de onları örnek alınca bu tablo kaçınılmaz oluyor. Zaten Ryan Giggs söylediyse haklıdır deyip kenara çekilmek lazım ; Kaç genç elinde büyüdü sonuçta...

4 Eylül 2010 Cumartesi

Futbola FRANSIZ Kaldılar !


Fransa ,futbol piyasası içinde çok önemli bir yere sahip olan ,kaliteli oyuncuları ve dünya yıldızlarıyla adından söz ettiren çok önemli bir ülke.1980 'lere kadar en büyük başarısı dünya üçüncülüğü olan Fransızlar, asıl başarılarını 1982 'den sonra Michel Platini önderliğinde kazanmaya başlayarak hafızalara yer etti.Çoğu şampiyonada finale kadar geldiler ama kupayı bir türlü kazanamıyolardı ta ki bir başka lider Zinedine Zidane çıktı.Kendilerinin ev sahipliği yaptığı 1998 Dünya Kupası 'nda finalde turnuvanın favorisi Brezilya 'yı 3-0 gibi net bi skorla devirerek dünya şampiyonu oldular.Aynı başarıyı 2000 yılında Avrupa Şampiyonası' nda gösteren Fransa, rakibi İtalya'yı finalde 2-1'le geçerek kupaya uzandı.Adım adım başarıya ulaştı ekip.Herşey yolundaydı ki ibre tersine döndü.Basamakları birer birer kazıyarak çıkan Fransa öle bir düşüşe geçti ki kimse böyle bir düşüş beklemiyordu.Buna bazı futbolcular isyan etti ,seslerini yükseltti ama Fransa Federasyon 'u onları en ağır şekilde cezalandırdı.Asıl suçlu onlar mıydı yoksa günah keçisi mi ilan edildiler takdiri size bırakıyorum.Futboldan çok skandallarıyla gündeme gelen ülkede şimdilerde ise başarsızlık had safhaya ulaştı. Dün de Avrupa Kupası elemelerinde evlerinde Belarus'a 1-0 yenilerek krizin ne denli büyük olduğunu bizlere gösterdiler. Eski günlerini mumla arayan Fransa ,bakalım o özlediği günlere dönebilecek mi ?

AŞK


       

3 Eylül 2010 Cuma

İçimizdeki İRLANDALI

Ballon d'OR


Geçen gün İsviçre'nin Nyon kentinde düzenlenen UEFA Antrenörlük Forumu'nda önde gelen antrenörlerin Ballon D'or yani Altın Top ödülü hakkındaki tahminlerini dinleme fırsatı buldum. Sir Alex Ferguson , Jose Mourinho ve Pep Guardiola bunların başında gelenlerden doğal olarak.

Sir Alex Ferguson'la başlayalım yaşına hürmeten. Kendisi Inter'in bu sezonki başarısında golleriyle büyük pay sahibi olan Arjantinli Diego Milito'yu uygun görmüş. Ligin son haftasında attığı golle şampiyonluğun kazanılmasının yanı sıra Şampiyonlar Ligi finalinde attığı gollerle bu ödülü sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum diye de kararının nedenini anlatan bir açıklama yaptı.

Pep Guardiola ise daha politik bir cevap verip , ödülü hak edenin kazanacağını ve kesin birşey söylemenin yanlış olduğunu söylemesine rağmen , kendi takımından bir oyuncunun bu ödülü almasının kendisini mutlu edeceğini belirtti ( istemem yan cebime koy misali ) Bu olasılık zaten Xavi , Messi ve Inıesta üçlemesinde pek de uzak gözükmese de Aralık ayını beklemekte fayda var.

En içtenini sona sakladım. Jose Mourinho yine kendi tarzından vazgeçmedi ve sorulan soruya çok açık ve net cevap verdi. Ödülün Inter'den eski öğrencisi olan Hollandalı Wesley Sneijder'in kazanması gerektiğini söyledi. Inıesta'ya sadece Dünya Kupası Finali'nde ortaya koyduğu oyunla ödülün verilmesinin yanlış olcağını da üstüne basa basa belirtmekten de kaçınmadı.

Kombine

Üç büyükler ,yaptıkları flaş transferlere rağmen kombinelerde bu yıl büyük hüsran yaşıyorlar.Geçtiğimiz yıllarda kombinelerde rakiplerine büyük fark atan Fenerbahçe bu yıl 20000 kombine satarak hedefinin bir hayli uzağında kaldı.Takımın Avrupa Ligi 'nden elenmesi ve az sayıda kombine satması büyük maddi kayıba yol açarken ,eski satışlar mumla aranıyor.Fenerbahçe iki sene önce 30000 'i aşkın kombine satarak rekor kırmıştı.Kombine satışlarında yıllardır ezeli rakibi Fenerbahçe 'nin arkasında kalan Galatasaray ise Ali Sami Yen için 9500 bilet satarken ,yeni stadı Seyrantepe 'de için de 3500 bilet satabildi ve büyük hayal kırıklığı yaşadı.Kombine satışlarında geri kalmak istemeyen Galatasaray yönetimi Seyrantepe 'yi bir an önce bitirip ezeli rakibini geçmek istiyor.Beşiktaş ise geçen yıllara oranla ezeli rakiplerinin aksine iyi bir rakam yakaladı.12000 kombine satan siyah beyazlılar ,yaptıkları flaş transferlerle bu rakamı daha da yukarı çekmek için çabalıyor.Guti ve Quaresma gibi dünyaca ünlü yıldızlar alan Beşiktaş ,son olarak Mehmet Aurelio ve Fatih Tekke 'yi kadrosuna katarak kombinede 20000 'i bulmayı hedefliyor.

2 Eylül 2010 Perşembe

Cass ...

 Bir holiganın nasıl olması gerektiğini bizlere gösteren , takımına bağlılığını ve tutkusunu hiçbir zaman kaybetmeyen bir tribün lideriydi Cass.Küçük yaşta ırkçılığa maruz kalmasına rağmen kendisini topluma kabul ettirdi.Herkes tarafından büyük bir itibar gören Cass ,çılgın bir West Ham taraftarıydı.Ülkedeki bir numaralı azılı taraftar grubu ICF 'nin tribün liderliğini ve başkanlığını yaptı.Kavgalarda her zaman en başta olan Cass ,bir tribün liderinin nasıl olması gerektiğini bizlere gösteriyor.
O ve arkadaşları için tek kültür West Ham 'dır.Tam bir futbol fanatiği olan Cass tüm yaşamını takımına adayarak bütün hayatını onun üzerine kurar.Evlenirken karısının şart koşması nedeniyle holiganlığa ara veren Cass uzaktan da olsa takımını takip etmeye devam ediyordu.Ama öncelikleri değişmişti.Karısı ve çocuğunu düşünerek tribün olaylarından uzak durmaya karar verdi.Mutlaka izlenmesi gereken bir holigan filmi.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Fatih Tekke


Bu sene yaptığı transferlerle adından sıkça bahsettiren Beşiktaş , aradığı forveti buldu. Geçen hafta eski Fenerbahçe'li Mehmet Aurelio'yu kadrosuna katan siyah beyazlılar bugün de Rubin Kazan takımında futbol yaşantısını sürdüren Fatih Tekke'yi renklerine bağladı. Adı her transfer döneminde medyamızı meşgul eden 33 yaşındaki golcü 2004-2005 sezonunda Trabzonspor formasıyla 31 gol atarak gol kralı olmuştu. Rusların dikkatini çeken bu performasından sonra 2006-2007 sezonunun başında 7.5 milyon euroya Zenit St. Petersburg'a transferi gerçekleşen Tekke rus temsilcisinde Lig Kupası , UEFA Kupası , ve UEFA Süper Kupası'nı kaldırmasının yanı sıra UEFA Kupası finalinde Glasgow Rangers'a karşı oynadığı futbolla maçın adamı seçilmişti. Zenit formasıyla 84 maçta 30 gole imza attıktan sonra 2010 Mart'ında tranfer olduğu Gökdeniz Karadeniz'in takımı Rubin Kazan'da 5 maçta forma giyme şansı buldu ve golle tanışamadı. Kariyenin sonlarına doğru ülkemize dönen golcü futbolcu bitirici vuruşlardaki ustalığını sürdürebilirse Beşiktaş için yerinde bir transfer olur. Ancak Quaresma ve Guti gibi yıldız isimlerin camiaya katılmasından sonra , daha 2-3 hafta öncesine kadar Robinho diye bağıran taraftarların gözünde ne kadar iyi bir transfer ; orası ayrı...